Depresyon

depresyon tedavisi izmir psikiyatrist
depresyon tedavisi izmir psikiyatrist

Depresyon Nedir?

İnsanların kendilerini sürekli üzgün hissetmelerine ve ilgi kaybı yaşamalarına depresyon denilmektedir. Bir duygu durum bozukluğu olan depresyona majör depresif bozukluk ya da klinik depresyon denilmektedir.

Depresyon, kişilerin hissettiklerini, düşüncelerini ve davranışlarını olumsuz etkileyen ruhsal bir bozukluk olup, fiziksel ya da duygusal problemlere neden olabilir. Normal günlük aktivitelerde sıkıntılara neden olabileceği gibi hayatı yaşamaya değmez gibi düşüncelere de yol açabilir.

Depresyonu sadece keyifsizlik hali ya da hislerdeki anlık zayıflık olarak düşünmemek gerekir. Ayrıca depresyon öyle bir anda çözülebilecek ruhsal bir problem de değildir. Tedavi edilebilen bir ruh sağlığı problemi olan depresyon, tedavisi ihmal edilmemesi gereken tıbbi bir sorundur. Depresyonun tedavisi bazı vakalarda uzun sürebilmektedir.

Depresyona giren kişilerin ilaçla ya da psikoterapi tedavi yöntemiyle tedavisi yapılabileceği gibi ikisinin birleşimiyle de tedavi edilebilmektedir.

İnsanlar genellikle 20’li ya da 30’lu yaşlarda depresyona girmeye başlasalar da depresyon her yaşta görülme riski olan bir ruhsal sağlık problemidir. Depresyona erkeklerle kıyaslandığı zaman kadınlarda daha fazla rastlanmaktadır. Depresyona kadınlarda daha fazla rastlanmasının biden fazla nedeni vardır, eşitsiz yaşam koşulları, tıbbi yardıma olan ihtiyaçlarını daha kolay dile getirmeleri başlarda sayılabilir.

Depresyonun Nedenleri Nelerdir?

İnsanların depresyona girmesinin nedenlerine yönelik günümüzde çeşitli teoriler  geliştirilmiş olsa da depresyona diğer ruhsal bozukluklardaki gibi birçok faktör neden olabilmektedir.

Kalıtsal faktörler depresyonu etkilemektedir. Ailesinde depresyon öyküsü olan bireylerde depresyona çok daha yaygın rastlanmaktadır. Depresyona neden olan genlerin belirlenmesi için bilim insanları tarafından yürütülen çalışmalar halen sürmektedir.

Depresyona giren insanların beyinlerinde fiziksel değişiklikler gözlemlenmektedir. Bu fiziksel değişikliklerin önemi hakkında araştırmalar sürmekte bu çalışmaların depresyonun neden kaynaklandığının tespit edilmesine yardımcı olacağı düşünülmektedir.

Vücuttaki hormon dengesinin değişmesi de depresyona yol açabilir. Vücuttaki hormon değişikliklerine gebelik sürecinde, doğumun gerçekleşmesinden sonraki haftalar veya aylarda, menopoz döneminde, tiroid bezlerinin sağlıklı çalışmamasında sık rastlandığı gibi başka sorunlar nedeniyle de vücuttaki hormon dengesi değişebilir.

Beyinde doğal olarak oluşan kimyasallardan olan nörotransmiterlerdeki değişiklikler de depresyona neden olabilmektedir. Nörotransmitterlerin işlevlerinde görülen değişikliklerin, duygu durum stabilitesinin korunmasında önemli etkiye sahip olan nöro-devrelerle nasıl etkileşime girdiklerinin depresyonun anlaşılmasında ve tedavisinde büyük bir öneme sahip olduğu son araştırmalar ile belirlenmiştir.

İnsanın kendi benliğine karşı saygısının düşük olması, aşırı bağımlılık, insanın kendisine karşı aşırı özeleştiri yapması ve aşırı karamsar ya da kötümser olma gibi kişilik özellikleri de depresyonu tetiklemektedir.

Ölüm ya da kayıp gibi duygusal travmaya neden olabilecek durumlar yaşanması, fiziksel ya da cinsel istismara maruz kalınması, günlük yaşamın aşırı stresli geçmesi, zor bir ilişki yaşanması ve ekonomik problemler de depresyona yol açan nedenler arasında sayılmaktadır.

Cinsel kimlik veya yönelimleri dolayısıyla çevresinden gerekli desteği görmemek de depresyonu tetikleyici nedenlerdendir.

Aile bireylerinde bipolar bozukluk, alkolizm, depresyon ya da intihar öyküsünün olması depresyona yatkınlık oluşturan nedenlerdendir.

Beslenme bozuklukları, anksiyete bozukluğu ya da travmanın ardından görülen stres bozukluğu gibi ruhsal bozuklukların olması da depresyona yol açabilir.

Sigaranın, alkolün ya da uyuşturucunun aşırı kullanılmasının da depresyonu tetiklediği bilinmektedir.

Hormonal, immünolojik ilaçlar, yüksek tansiyon ilaçları gibi bazı ilaçların kullanılması da depresyonun gelişme riskini artırabilmektedir.

Felç, kanser, kronik ağrı, kalp rahatsızlığı gibi ciddi ve kronik hastalıkların var olması da depresyonu tetiklemektedir.

Depresyon Hangi Hastalıklara ve Problemlere Neden Olur?

Depresyon tedavi edilmediği takdirde daha ileri boyutlara ulaşarak yaşamın her alanını etkilediği için davranışsal, duygusal ve sağlık problemleri ile komplikasyonlara neden olabilmektedir. Depresyonun neden olduğu hastalıklar ve sağlık problemleri şöyle sıralanabilir;

  • Kalp rahatsızlıkları
  • Aşırı kilo ya da obezite
  • Diyabet yani şeker hastalığı
  • Panik bozukluğu
  • Anksiyete bozukluğu
  • Sosyal fobi
  • Alkol, uyuşturucu ve sigara gibi maddelerin kullanılmaya başlanması
  • Sosyal izolasyon
  • İlişkide zorluklar, aile içerisinde çatışmalar, iş ya da okul problemleri
  • İntihar düşüncesine kapılma, intihar girişiminde bulunma ya da intihar etme
  • Kendine zarar verme veya kendini sakatlama
  • Erken yaşta ölüm

Depresyon Nasıl Engellenir?

Depresyonu engellemek için kesin bir yol olduğundan bahsetmek zordur. Ancak stresle baş etme yöntemlerinin geliştirilerek, insanın kendisine karşı olan benlik saygısının güçlendirilmesi, dengeli beslenme ve düzenli düşük orta tempolu fiziksel egzersizler depresyonun engellenmesinde oldukça etkilidir. Depresyonun gittikçe kötüye gitmesinin engellenmesinde erken tanı konarak tedaviye başlanması da son derece önemlidir.

Özellikle zorlu dönemlerin ve ağır kriz zamanlarının atlatılmasında aile bireylerinden ve arkadaşlardan yardım istenmesi ihmal edilmemelidir. Ayrıca semptomların nüksetmesinin engellenmesinde uzun süren tedavi, tıbbi izlem gereklidir.

Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Bir insanın yaşamı boyunca tek bir sefer depresyona girebileceği gibi bazı vakalarda da birçok sefer depresyona girilebilmektedir. Depresyona giren insanlarda görülen belirtiler günün önemli bölümünde görülebilir. Ayrıca depresyon süreci boyunca belirtilerin tekrarlama ihtimali oldukça yüksektir. Depresyona giren insanlarda görülen genel belirtiler ise şöyle sıralanabilir;

  • Sebepsiz yere ağlamak, üzgün, boşlukta ve umutsuz hissetmek
  • Suçluluk ve değersizlik hissine kapılmak, geçmişteki başarısızlıklardan dolayı kendisini suçlayıcı tavırlara takılmak
  • Düşünmede, konuşmada ya da hareket etmede rahatlıkla fark edilebilen yavaşlama
  • Konsantre olmada, bir konuda karar vermede, düşünmede ve bir şeyleri hatırlamada ciddi problemler yaşanması
  • İncir çekirdeğini doldurmayacak olaylarda dahi öfke patlaması yaşama, sinirli hissetme ve hayal kırıklığı hissi
  • İştah kaybı, zayıflama veya yeme isteğinin artması ve kilo alımının kontrolsüz olması
  • Ajitasyon, kaygı ya da huzursuzluk hissi
  • Spora, hobilere, cinselliğe ve günlük yaşamdaki diğer normal aktivitelerin birçoğuna ya da hepsine karşı ilginin azalması ya da zevkin kaybolması
  • Sırt ağrısı, baş ağrısı gibi nedeni açıklanamayan sorunlar
  • Uykusuzluk, aşırı uyuma gibi uyku bozuklukları
  • Sık tekrar eden ölüm ve intihar düşüncesine kapılma ya da intihar girişiminde bulunma
  • Yorgun hissetme, enerji kaybetme ve en ufak bir işi yaparken dahi çabalamak gerektiğini düşünme

Depresyona giren kişilerde görülen bu semptomlara okul ve iş yaşamında, sosyal aktivitelerde ve diğer insanlarla olan ilişkilerde çok sık rastlanır. Hatta bu semptomlar o kadar şiddetlidir ki bireyin yaşamında ciddi problemlere neden olabilmektedir. Depresyona giren kişiler, nedeni açıklanamayan umutsuzluk ve mutsuzluk hissine kapılabilirler.

Çocuklarda ve Gençlerde Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Çocuklarda ve gençlerde görülen depresyon belirtilerinin ve semptomlarının geneli yetişkinlerde görülen belirtiler ve semptomlarla benzer olsa da bazı farklı semptomlara da rastlanmaktadır.

Küçük çocuklarda görülen depresyon belirtileri ve semptomları arasında sinirlilik hali, üzgün hissetme, endişeye kapılma, anne ve baba gibi sevdiği insanlarla sürekli vakit geçirmeyi isteme, nedeni açıklanamayan ağrılar, zayıflık ve okula gitmeyi reddetme çok sık gözlemlenmektedir.

Gençlerde görülen depresyon belirtileri ve semptomları arasında sinirlilik hali, üzgün hissetme, olumsuz düşünceler besleme, öfkelenme, değersizlik hissi, okul performansının düşmesi, yanlış anlaşılma hissi, uyuşturucu ya da alkol kullanmaya başlama, aşırı hassaslaşma, aşırı yemek yeme, uykunun düzensizleşmesi, normal aktivitelere karşı ilginin kaybolması, sosyal etkileşimlerde bulunmaktan kaçınma ve kendisine zarar verme durumlarına çok sık rastlanmaktadır.

İleri Yaşta Depresyon Belirtileri Nelerdir?

Depresyonu yaşın ilerlemesinin doğal bir parçası olarak düşünmek ve depresyonu hafife almak son derece yanlıştır. Yaşı ilerleyen insanlarda depresyon sıklıkla göz ardı edilen bir durum olduğu için tedavisi de nadir yapılan bir problemdir.

İnsanların yaşı ilerledikçe başkalarının yardımına gereksinim duymaktan çekinmektedirler. Yaşı ilerlemiş olan insanlarda görülen depresyon belirtileri ve semptomları genç bireylerde görülen belirti ve semptomlardan daha farklı olabileceği gibi daha az belirgin de olabilmektedir. Yaşı ilerleyen insanlarda görülen depresyon belirtileri ise şöyle sıralanabilir;

  • Herhangi bir sağlık problemine ya da ilaç kullanımına bağlı olmayan yorgunluk hissi, iştah kaybı, uyku sorunları veya cinsel isteksizlik
  • Özellikle yaşı ilerleyen erkeklerin intihar düşüncesine kapılması veya ölüm hissine kendisini yoğun şekilde kaptırmak
  • Hafıza güçlüğü
  • Kişilikte ve karakterde değişiklikler gözlemlenmesi
  • Sosyalleşmek veya yeni şeyler yapmaktansa evde vakit geçirmeyi tercih etmek
  • Tıbben açıklanamayan fiziksel ağrı ve acı hissetmek

Depresyon Tanısı Nasıl Konulur?

Depresyon tanısı konulma sürecinde çoğu zaman psikiyatrik muayene yeterlidir. Hekim muayeneyi yaparken hastaya durumu anlamaya yönelik depresyonla ilgili sorular yöneltebilir. Bazı hastalarda fiziksel sağlık probleminin altta yatan nedeni olarak depresyon diğer tıbbi bölümlerce düşünülebilir.

Muayeneden sonra laboratuvar testlerine gereksinim duyulabilir. Hekim tam kan sayımı, biyokimya testleri, hormon-vitamin düzeylerini araştırmaya yönelik testler isteyebilir.

Depresyon tanısının konmasındaki en önemli adım psikiyatrik değerlendirmedir. Psikiyatrist tarafından duyguları, düşünceleri, belirtileri ve davranış kalıpları ile ilgili bilgi sahibi olmak için hastaya çeşitli sorular yöneltebilir. Hatta kişinin bu soruları daha rahat yanıtlaması için ölçek uygulaması yapılabilir.

Depresyon Türleri Nelerdir?

Majör depresyonda görülen belirtiler ve semptomlar bireyden bireye farklılık göstermektedir. Psikiyatristler, kişinin yaşadığı depresyonun türünün kesin olarak belirlemek için çeşitli belirteçlerin yanı sıra bazı özellikler de aramaktadırlar. Belirli bir depresyon türünün varlığı ile ilgili bir belirteç veya özellik önemli ipuçları verebilmektedir.

Bir bireyin hissettiği olağandışı huzursuzluk, olası olaylar ya da kontrol kaybından dolayı yaşanan endişeye kapılma belirteçleri anksiyete sıkıntısına işaret etmektedir.

Bazı olaylardan duyulan geçici mutluluk, iştahın artması, uykuya aşırı gereksinim duyma, reddedilmeye karşı aşırı hassas olma uzuvlarda ağırlık hissedilmesine dair belirteçler Atipik özelliklerde depresyonu işaret eder.

İnsanın kendi benliğine karşı aşırı saygı duyması, aşırı konuşma içeren depresyonla eş zamanlı seyreden enerjik mani belirteçleri ise bipolar özelliklerde depresyonun belirtisidir.

Bir türlü kontrol altına alınamayan motor aktivitesiyle hiçbir amaç içermeyen ya da sabit ve katı duruşlar ile kendisini gösteren katatoni hali gözlenebilmektedir.

Bir zamanlar keyif alınan bir şeye karşı tepkilerde soğumayla birlikte kendisini gösteren depresyona melankolik depresyon denilir. Ayrıca sabah erken kalkarken ruh halinin kötüleşmesi, ajitasyon ve halsizlik halleri de melankolik depresyon olarak kabul edilir.

Her yıl mevsim değişikliklerinde tekrarlayan ataklarla izleyen depresyona mevsimsel depresyon denilir.

Gebelik sürecinde ya da doğumun ardından izleyen haftalarda ya da aylarda, diğer bir deyişle postpartum olarak adlandırılan dönem içerisinde de Gebelik ile İlişkili depresyon türleri de bulunmaktadır.

Kişinin kendisini yetersiz hissetmesi, olumsuzluk barındıran hezeyanlara kapılması halüsinasyonların görüldüğü depresyona da Psikotik depresyon denilmektedir.

Depresyonun en uygun şekilde tedavi edilmesinde tanının doğru konması büyük önem taşımaktadır. Başka sağlık problemlerinin de semptom olarak depresyon içerebileceği unutulmamalıdır.

Depresyonun Tedavisi Nasıl Yapılır?

Depresyona giren insanlar için en etkili tedavi yöntemi ilaçlarla yapılan tedavidir. Depresyon tedavisinin ilk adımında uzman tarafından semptomları ortadan kaldırmaya yönelik anti depresanlar başta olmak üzere çeşitli ilaçların reçete edilmesi olağan bir durumdur. Ayrıca depresyonda önerilen ilaç tedavisine ek olarak, psikolog ya da psikiyatristten psikoterapi yardımı alınması da iyileşme de etkili bir yöntemdir.

Depresyon belirtileri ve semptomları şiddetliyse, kişi hastaneye yatırılarak tedavi edilebilir ya da belirtiler ve semptomlar sona erene kadar sık kontrollerin yapıldığı ayaktan tedavi programına devam edebilir.

İlaçla Tedavi Yöntemi

Depresyon tedavi edilirken ilaç kullanımı kesinlikle hekim kontrolünde olmalıdır. Antidepresan türü ilaçlar depresyon tedavisinde kullanılabilmektedir. Depresyon tedavisinde kullanılacak ilaçların etkinliği, kullanım şekli, yan etkileri vb. hakkında hasta, hekim tarafından bilgilendirilir.

Depresyon tedavisinde yaygın olarak kullanılan ilaçlar arasında seçici serotonin inhibitörleri (SSRI), serotonin norepinefrin geri alım inhibitörleri, trisiklik antidepresanlar, atipik antidepresanlar ve monoamin oksidaz inhibitörleri (MAOI) yer almaktadır.

Depresyonla mücadele edebilecek en etkili ilacı bulabilmek için birkaç ilacın ya da ilaç kombinasyonunun denenmesine gereksinim duyulabilir. Depresyonun tedavisi sabır gerektiren bir süreçtir. Çünkü depresyonun tedavisinde kullanılan bazı ilaçların etkisini tam olarak göstermesi ve vücudun ilaçlara alışma sürecinde görülen yan etkiler hafiflemesi birkaç hafta ya da daha uzun süre alabilir.

Antidepresan türü ilaçların bireye olan etkisinde kalıtsal özellikler de etkili olmaktadır. Bazı hastalardan alınan kan ya da ağız içi numuneleriyle yapılan genetik testlerin sonuçları vücudun antidepresan türü bir ilaca göstereceği tepkiye dair önemli ipuçları verebilmekle birlikte ülkemizde dirençli psikiyatrik hastalık söz konusu olduğunda ancak başvurulan nadir bir yöntemdir..

Antidepresan ilacın kullanımının bırakılması kesinlikle hekime danışılarak yapılmalıdır. Antidepresan ilaçların bağımlılık problemine neden olması söz konusu değildir. Ancak bazı hastalarda düzensiz veya uygunsuz şekilde kullanıma bağlı olarak fiziksel birtakım belirtiler bağımlılık problemi gibi algılanabilmektedir. Bu tür durumlarda hekimle görüşülmelidir.

Depresyon tedavisinde hastaya uygulanan ilaç tedavisinin ani olarak durdurulması ya da ilacın birkaç dozunun kaçırılması sonucunda hastada hızlı çekilme belirtileri görülebilir. Ayrıca ilaçların aniden bırakılması depresyonda ani kötüleşmeye yol açabilir. İlacın dozunun kademeli ve güvenilir olarak azaltılması hekim kontrolünde yapılmalıdır.

Antidepresan türü bazı ilaçlar, gebe ya da emziren annelerde doğmamış ya da emzirilen çocuk açısından bazı sağlık riskleri içerebilir. Gebelik sürecinde olan, gebe kalma planları yapan anne adaylarının ve bebeğini emziren annelerin antidepresan türü ilaç almadan önce hekime danışması gerekir.

Bundan dolayı da antidepresan ilaç kullanan herkes, özellikle de antidepresan ilaçlara yeni başlayanlar ile ilacın dozunda değişiklik yapılanlar, depresyonun ya da olağandışı davranışların kontrol altına alınması bakımından yakından takip edilmelidir. Ayrıca antidepresan tarzı ilaçların ruh halinde yaptığı iyileşmeyle uzun vadede intihar riskini azaltıcı etkisinin yüksek olduğu unutulmamalıdır.

Psikoterapi

Depresyona giren kişinin psikiyatrist ya da psikolog ile ruhsal durumu ve depresyona dair birebir görüşerek depresyon tedavisi görmesine psikoterapi denilir. Ayrıca psikoterapiye konuşma terapisi de denilmektedir.

Depresyonun tedavisinde destekleyici psikoterapi, bilişsel davranışçı terapi, kişilerarası terapi gibi farklı psikoterapi türleri oldukça etkilidir. Psikoterapinin depresyon tedavisine katkıları şöyle sıralanabilir;

  • Yaşanan durumun bir sağlık sorunu olduğunun farkına varılması, psikolojik farkındalığın arttırılması
  • Yaşanan krize veya zorluğa karşı konsantre olunması, uygun çözümlerin geliştirilmesi
  • Diğer insanlarla olumlu ilişkiler kurulabilmesi, deneyimler kazanılması ve etkileşimler geliştirilmesi
  • Gerçekçi hedefler belirleme tekniklerinin öğrenilmesi
  • Zaten var olan depresyonu daha da ağırlaştıran davranışların saptanması ve bu davranışların değiştirilmesi
  • Yaşama karşı memnuniyet ve kontrol hissinin kazanılması
  • Olumsuz inançların ve davranışların tanımlandıktan sonra sağlıklı ve pozitif inanç ve davranışlarla değiştirilmesi
  • Öfke, umutsuzluk gibi depresyon semptomlarının hafifletilmesi
  • Sorunların çözülmesinde ve bu sorunlarla başa çıkılmasında daha etkili yolların izlenmesi

Hastanede Yatarak Tedavi Yöntemi

Depresyon belirtileri çok şiddetliyse hastanın hastanede yatarak tedavi görmesi gerekebilir. Hasta kendi bakımını düzgün yapamıyorsa, kendisine, etrafına veya topluma zarar verme riski varsa hastaneye yatırılarak tedavi edilmelidir.

Psikiyatrik tedavinin hastanede alınması, hastanın ruhsal sağlığı düzelene kadar sakin ve güvende kalmasını sağlamaktadır. Yine kısmi hastane tedavisi veya hastaya uygulanan günlük tedavi programları da hastanın ruhsal sağlığının düzelmesine ciddi katkı sağlayabilir.

Depresyon Tedavisinde Güçlendirci ve Evde Tedavi Yöntemleri

Depresyon tek başına tedavi edilebilecek bir ruhsal sağlık problemi değildir. Ancak profesyonel olarak alınan tedavi sürecine ek olarak kişisel bakımla profesyonel tedaviye destek olunabilir. Hastanın kişisel bakımla ilgili atabileceği adımlar ise şöyledir;

Tedavi Planına Sadık Kalınması

Psikoterapi seanslarına ya da randevulara zamanında gitmeye dikkat edilmelidir. Hasta, kendisini iyi hissetse de ilaçlarını düzenli kullanmayı ihmal etmemelidir. Çünkü ilacın düzenli kullanılmaması halinde depresyon belirtileri ve semptomları yeniden görülebilir. Depresyon tedavisi sabır ve zaman isteyen bir süreçtir.

Depresyon Hakkında Bilgi Edinilmesi

Depresyonla ilgili bilgi kaynaklarının doğruluğu hastayı güçlendireceği gibi tedavi planına sadık kalması konusunda da motive edici etkiye sahiptir. Hastanın içerisinde bulunduğu durumun ailesi tarafından daha iyi anlaşılması ve hastaya gereken desteğin verilmesi için ailenin depresyon hakkında bilgi sahibi olması gerekir.

Uyarı İşaretlerine Dikkat Etmesi

Depresyon belirtilerini ve semptomlarını neyin tetiklediğinin belirlenmesi için hekim veya terapistle iş birliği yapılmalıdır. Depresyon belirtileri ve semptomları ağırlaştığı takdirde devreye girecek bir plana sahip olunmalıdır. Hasta, semptomlarda ve hislerde bir değişiklik hissettiği takdirde terapiste ya da hekime danışmayı ihmal etmemelidir. Hastanın yakınında bulunan kişilerden uyarı işaretlerini yakından takip etmesi için yardım talep edilmelidir.

Alkolden ve Eğlence Amaçlı Uyuşturuculardan Kaçınılması

Alkol ya da uyuşturucu kullanımının depresyon semptomlarını azaltıcı etkisinin olduğuna dair gözlemler olsa dahi alkol ve uyuşturucu uzun vadede depresyon belirtilerini ve semptomlarını daha da kötüleştirmektedir. Ayrıca depresyonun tedavisini de zorlaştırmaktadır. Alkol ya da madde kullanımıyla ilgili hekim ya da terapistten yardım alınmalıdır.

Hastanın Kendisine İyi Bakması

Fiziksel açıdan aktif yaşam tarzı, sağlıklı beslenme tarzı, uykunun düzenli olması, yürüyüş, koşma ve yüzme gibi sporların yapılması, çiçeklerle ilgilenilmesi gibi hastanın hoşlandığı bir etkinlikle uğraşması depresyonun tedavisine büyük fayda sağlamaktadır. Ayrıca iyi ve kaliteli uyku zihinsel ve fiziksel konforu desteklemektedir.

Önceki İçerikAnksiyete Bozuklukları
Sonraki İçerikCinsel Terapi