Obsesif Kompulsif Bozukluk

obsesif kompulsif bozukluk tedavisi izmir psikiyatrist
obsesif kompulsif bozukluk tedavisi izmir psikiyatrist

Günlük yaşam içerisinde zaman zaman bazı konular ile ilgili zihninin fazlaca meşgul olması, endişe hissi yaşanması, evhama kapılma, bazı durumlarda anlamsız kimi ritüellerle rahatlamaya çalışma normal bir ruhsal işleyiştir. Birçok insanda bu düşünce, duygu ve davranışlar çok fazla zaman almaz, bunların yarattığı sıkıntıların üstesinden gelinebilir ve bu sayede bu tip zorlayıcı durumlardan yaşam olumsuz etkilenmez.

Ancak bazı kişilerde kimi düşünceler anlamsız geldiği halde, saplantı haline gelerek zihni sürekli meşgul edebilir.

Kişilerin obsesyon denilen sürekli tekrarlayan zorlayıcı düşüncelere sahip olmasına, bu tekrarlayan düşüncelerin şiddetli sıkıntı, endişe hali yaratmasına ve çoğu zaman bu sıkıntıları hafifletmek için ritüel ya da kompulsiyon denilen sürekli tekrarlayan davranışlar geliştirmesine obsesif kompulsif bozukluk denilmektedir.

Obsesyon kişinin isteği dışında ısrarcı ve zorlayıcı bir şekilde aklına gelen, kişi tarafından saçma ve mantık dışı görülen, anksiyete ortaya çıkartıcı özellikte düşünce, dürtü veya imgeler olarak tanımlanmıştır.

Kompulsiyon kişinin obsesyonlarına yanıt olarak ortaya çıkar. Kişinin belirli kurallara göre gerçekleştirmek zorunda hissettiği, yineleyici ve belirli bir amaca yönelik olan törensel davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir.

Kompulsiyonlar obsesif düşüncelerin oluşturduğu anksiyeteyi gidermek, korkuyu yatıştırmak, sıkıntı yaratan durumu etkisizleştirmek için yapılır. Ancak yapılan bu kompulsif etkinlikler engellenmeye çalışıldığında başka bir anksiyete kaynağı haline gelir.

Obsesif kompulsif bozukluğu olan kişilerde bu rahatsızlık verici düşünceler, dürtüler, korkular ya da imgeler süreğen bir hale gelir ve günlük yaşamlarının önemli bir vakti bu düşünce uğraşıları ile ve bunların yarattığı sıkıntı hissini azaltma çabaları ile geçer. Ruhsal sağlığı bozan bu saplantılar ve törenler hem kişide hem de çevresinde önemli bazı zorluklar yaratacak, hastaların ilişkilerini olumsuz etkileyecektir.

Hastada saplantı haline gelen düşünceler ve gibi bunların yarattığı sıkıntı hissi ile baş etmek üzere geliştirilen tekrarlayıcı ritüeller ve rutinler de (yapılmadığında yoğun anksiyete hissi oluşturduğundan) neredeyse zorunlu hale gelir.

Obsesif kompulsif bozuklukta hasta saplantı haline gelen düşüncelerle baş etmek için çaba sarf etse de bu düşüncelerin şiddetle sürmesi endişesini arttıracaktır. Hasta, stresini azaltmak için kendisini rahatlatan eylemleri çeşitlendirecek, arttırabilecektir. Bu eylemler rahatlama sağlasa da çevreden gelen olumsuz tepkiler, aldığı önemli vakitler, yapılmadığında artan anksiyete gibi nedenlerle koşulları daha da zorlaştıran bir kısır döngü oluşmasına yol açar.

Kişi rahatsızlık verici düşünceleri engelleme çabasıyla kendisini defalarca el yıkarken ya da içinden sayı sayarken bulabilir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedir?

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) psikiyatri tarihinde tanımlanan ilk hastalıklardan birisi olup, belirtileri yaklaşık üç yüz yıldır bilinmektedir.

Obsesif kompulsif bozuklukta takıntı haline gelen düşünceler günlük yaşamı, sosyal ve mesleki her türlü faaliyeti olumsuz etkileyebildiği için bu hastalığı önemli bir ruh sağlığı problemi olarak düşünmek gerekir. Obsesif Kompulsif Bozuklukta takıntı haline gelen düşünceler, dürtü ve imgeleri tanımlayan obsesyon ile yineleyici zihinsel eylem ve davranışları tanımlayan kompulsiyon davranışlarının bir araya gelmesi söz konusudur.

Bireyin zihninden uzaklaştırmayı bir türlü başaramadığı bu düşünceler, dürtüler ve imgeler yani obsesyonlar bireyin isteği veya tercihi dışında gelişmektedir. Birey bu düşüncelerin hepsinin mantık dışı olduğunu bilir bu düşünceler kendisine saçma gelir ancak bu düşüncelerin zihninde olmasından dolayı yoğun bir sıkıntı yaşar, kendisini huzursuz hisseder ve sonuçta ortaya baş edilmesi zor güçlü bir anksiyete çıkar.

Bu obsesyonların neden olduğu huzursuzluk ve sıkıntıyla yani anksiyete hissiyle baş etmek isteyen hasta, yineleyici davranışlar ve zihinsel eylemler geliştirme yoluna gider. Örneğin bir kişi sokakta bulunan bir çöp kutusunun yanından geçtiği için hastalık kapabileceğini düşünebilir. Bu düşünce kendisine mantıklı gelmese de bu düşüncesi yoğun bir huzursuzluk yaratır. Kişi ancak ellerini belli bir sayıda yıkayarak rahatlayabileceği bir ritüel geliştirir ve her seferinde bunu yapmaktan kendini alıkoyamaz. Bu düşünce ve davranış döngüsü gündelik aktivitelerini aksatacak şekilde artarak devam edecektir.

Obsesif kompulsif bozukluk son dönemlerde toplumda daha sık duyulan ve ilgi çeken psikiyatrik hastalıklardandır. Obsesif kompulsif bozukluğun toplumda görülme oranı %2-3 olarak belirtilmektedir. Genelde yirmili yaşların başında ortaya çıkan bu bozukluk, çocukluk çağı da dahil olmak üzere her yaşta görülebilmektedir. Erkek ve kadınlarda eşit görüldüğünü gösteren çalışmalar olduğu gibi kadınlarda daha sık rastlandığını gösterir araştırmalar da mevcuttur. Çocuk ve ergenlik dönemi obsesif kompulsif bozukluğu olan hastalarda erkeklerin oranı kadınlardan fazladır.

Obsesif kompulsif bozukluğa diğer psikiyatrik hastalıklar sıklıkla eşlik eder. Anksiyete bozuklukları, depresif bozukluk en sık eşlik eden psikiyatrik hastalıklardır.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Nedenleri Nelerdir?

Obsesif kompulsif bozukluğun nedenlerinin ne olduğuna yönelik çeşitli cevaplar geliştirilmiş olup; biyolojik ve çevresel birtakım faktörlerin bu rahatsızlığı tetiklediği düşünülmüştür.

Biyolojik Etkenler

İnsan zihninin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için beyinde bulunan milyarlarca sinir hücresinin yani nöronun birbirleriyle iletişim kurmasına gereksinim vardır. Nöronlar arasındaki iletişim elektriksel sinyaller sayesinde olmaktadır. Nörotransmitterler olarak adlandırılan özel kimyasallar, elektriksel mesajların nörondan nöronlara iletilmesi görevini yerine getirirler. Nörotransmitterler arasındaki serotonin ve dopamin işleyişindeki birtakım değişikliklerin obsesif kompulsif bozukluk gelişmesine yol açtığı düşünülmektedir.

Ayrıca serotonin, dopamin gibi nörotranmistter işleyişlerinde gen düzeyinde görülen değişikliklerin ailesel olarak gösterilmesi hastalığın genetik geçişli olabileceği, ebeveynlerden çocuklarına geçebileceği varsayımlarına neden olmuştur. Aile çalışmalarında OKB’li deneklerin ailelerinde hastalık görülme sıklığı %3-25 aralığında tespit edilmiştir. Tek yumurta ikizlerinde eş hastalık oranı çift yumurta ikizlerine göre çok daha yüksek oranda bulunmuştur.

Obsesif kompulsif bozukluk hastalığı olan kişilerin beyin görüntülemelerinin yapıldığı çalışmalarda frontal subkortikal devrelerdeki işlev bozukluğunun hastalığın oluşmasında rol oynadığı görüşü de güncel yaklaşımlar arasındadır.

Çevresel Etkenler

Obsesif kompulsif bozukluk oluşmasında çevresel faktörler arasında sayılan çeşitli   stres verici yaşam olayları da rol oynayabilmektedir. İnsanların yaşamlarını olumsuz etkileyen bazı çevresel etkenler ve yaşamlarındaki ciddi değişiklikler hem semptomların oluşmasına hem de var olanların daha da şiddetlenmesine yol açabilmektedir.

Obsesif kompulsif bozukluk hastalığını tetikleyen çevresel faktörler ise şöyle sıralanabilir;

  • Önemli sağlık sorunları,
  • Tacize, şiddete uğrama, kazaya, afete maruz kalma gibi örseleyici olaylar
  • Evlilik, gebelik, çocuk sahibi olma gibi gündelik işleyişte ciddi değişiklikler oluşturan yaşam olayları
  • Aile bireylerinden birinin ya da çok sevilen bir yakının kaybı
  • Yakın ilişkilerde yaşanan zorlanmalar, sorunlar
  • İş ya da okul yaşamında değişiklikler olması ya da önemli problemler yaşanması
  • Özellikle aile içerisinde yaşanan stres, obsesif kompulsif bozukluğun gelişimindeki önemli stres faktörlerden birisi olarak kabul edilebilir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Belirtileri Nelerdir?

Obsesif kompulsif bozuklukta saplantılı düşüncelerin ve dürtülerin yanı sıra hastanın bunları etkisizleştirmeye yönelik kompulsiyonları da mevcuttur. Bazı hastalarda ise sadece obsesif semptomlar görülebilir. Bu hastalığa sahip olan kişilerde mevcut olan takıntılar ve ritüeller aşırı seviyelere ulaştıysa bu durum çevre tarafından da rahatlıkla fark edilebilir hale gelir.

Hastalar, saplantı haline gelen düşüncelerin ve dürtülerin neden olduğu endişeleri kontrol altına almak için birtakım ritüeller ya da kurallı eylemler dizgesi geliştirebilirler. Hasta, isteği dışında gelişen düşünce ve dürtüleri (obsesyon) kontrol altına almak üzere geliştirdiği ritüeller (kompulsif davranışlar) ve bunların sağladığı geçici rahatlama hissi nedeniyle, hastalığa gerçek anlamda iyi gelebilecek gündelik çözümler üretmekten uzaklaşır.

Bir ruhsal sağlık problemi olan obsesif kompulsif bozukluk, genellikle süreğen özellikte bazen de semptomatik dönemler-epizodlar olarak kendisini tekrarlayan özellikte olabilir.

Hastanın isteği dışında gelişen rahatsız edici düşünceler, sıkıntılar, endişe veren dürtüler obsesif kompulsif bozuklukta en önemli belirteçlerdir. Hasta tüm düşüncelerini etkisizleştirmek ya da bu düşüncelerle baş etmek için yoğun çaba sarf etse de çoğunlukla zamanını boşa harcayabilir. Bu tür saplantı haline gelen düşüncelerden kurtulmak için gösterilen çabalar kişiyi daha da zor duruma düşürebilir.

Obsesif kompulsif bozukluk belirtileri genellikle gençlik ve erken yetişkinlik yıllarında görülmektedir. Yavaş yavaş kendini göstermeye başlayan belirtiler hayat boyunca değişim gösterebilmektedir.

Hasta aşırı stres altında kaldığı zaman belirtiler daha da kötüleşebilir, alevlenebilir. Yaşam boyu süren obsesif kompulsif bozuklukta görülen semptomlar çoğunlukla hafif ya da orta şiddette seyretme eğilimindedir.

Obsesif kompulsif bozuklukta görülen başlıca obsesyonlar şunlardır;

  • Kompulsif temizleme davranışları ile birlikte görülen, bulaşma/hastalık kapma şeklinde obsesyonlar
  • Kontrol etme davranışlarıyla birlikte görülen emin olamama kuşku duyma obsesyonları
  • Simetri, düzen ve sayılarla ilgili obsesyonlar
  • Yakınlarına ya da toplum içerisinde herhangi birine zarar vereceği obsesyonları
  • Günaha girme ile ilgili dinsel obsesyonlar
  • Yasaklanmış bir şeyi yapacağı obsesyonları
  • Saldırganlık göstereceği obsesyonları
  • Kişinin kabul edilemez bulduğu cinsel temalarla ilgili cinsel obsesyonlar

Obsesif kompulsif bozuklukta görülen bazı kompulsiyonlar ise şöyledir;

  • El yıkama, banyoda uzun süre kalma şeklinde temizlik kompulsiyonları
  • Ocak, kapı kilidi, elektrik prizleri, ütü, doğalgaz gibi kapanmadığı takdirde kazalara neden olabilecek nesneleri sürekli kontrol etme şeklinde kompulsiyonlar
  • Maddi ve manevi değer içermeyen eşyaları ve nesneleri toplayarak biriktirme kompulsiyonları
  • Belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları gün içerisinde defalarca tekrarlama kompulsiyonları
  • Yapılması gerekli işleri belirli bir sayıda ve belirli sırayla yapma kompulsiyonları
  • Kendi özel eşyalarının yanı sıra evdeki eşyaları da belirli bir biçimde düzenleme, simetri kompulsiyonları
  • Yemeklerini yerken belirli bir sıraya koymak
  • Günlük rutin işlerini ve aktivitelerini yaptığı esnada yüksek sesle veya içinden sürekli sayı sayma gereksinimi duymak

Obsesif Kompulsif Bozukluk Tanısı Nasıl Konulur?

Obsesif kompulsif bozukluk tanısı bir psikiyatri uzmanınca yapılacak muayene sonucunda konulmaktadır. Obsesyon ve kompulsiyonların bulunması, bunların günde belli bir sürenin üstünde zaman alması, bu durumun kişinin gündelik yaşam aktivitelerini önemli derecede kısıtlaması hastalık tanısını düşündürten başlıca bulgulardır. Bu bulguların başka bir hastalıkla daha iyi açıklanamaması, başka bir tıbbi duruma veya madde etkisine bağlı olmaması tanıda göz önünde bulundurulur.

Hastalık beklenmeyen bir yaşta, dönemde, atipik belirtilerle ortaya çıkmış ise beyin görüntüleme tetkikleri, laboratuvar analizleri yapılması planlanabilir. Yine hastalığın tanısına yönelik nöropsikiyatrik testler ve ölçekler uygulanabilir.

Hastada obsesif kompulsif bozukluğun yanı sıra diğer psikiyatrik hastalıklar da mevcut olabilir. Bu nedenle hastalığın tanısı konurken, psikiyatrist tarafından ayırıcı tanı ve eşlik eden hastalıklar açısından da değerlendirmeler yapılır.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Nasıl Tedavi Edilir?

Obsesif kompulsif bozukluk tedavi sürecinde başarı elde edilmesinde erken tanı ve müdahale büyük önem taşımaktadır. Bu ruhsal hastalığın tedavisinin yapılmaması veya ihmal edilmesi halinde kendiliğinden iyileşme olabilse de tekrar etme ihtimali yüksektir. Tedavisiz geçirilen ataklar hastanın yaşam kalitesini düşürmekle kalmayıp, tedaviye karşı biyolojik direnç oluşmasına da yol açabilmektedir.

Bu hastalığın tanısının konması ve gerekli tedavisinin uygulanması ancak bir psikiyatri uzmanınca yapılabilir.

Obsesif kompulsif bozukluk tedavi edilirken iki esas yöntem uygulanmakla birlikte bu yöntemlerden ilaç tedavisi önceliklidir. Diğer başlıca yöntem ise psikoterapidir. Tedavi sürecinde sıklıkla bu iki yöntemin birlikte uygulanması tercih edilir.

İlaç Tedavisi

Beyindeki nörotransmitter düzeylerine etki eden antidepresan ilaçlar, obsesif kompulsif bozukluk tedavisinde ilk sırada kullanılan ajanlardır. Bunlar arasında SSRI grubu ilaçlar tedavide etkinliği kanıtlanmış antidepresan gruplarından biri olup anti obsesyonel etkinliği yüksek olan formlar tercih edilir.

Yine daha eski kuşak anti depresanlar arasında yer alan trisiklik antidepresan ajanlar ilaç tedavisinde sıklıkla reçete edilen diğer ilaçlar arasındadır. Tedavide anti depresan grubuna ek olarak benzodiyazepin grubu ilaçlar ve anti psikotik grubu ilaçlar da etkinliği kanıtlanmış psikofarmatroplar arasında yer alır.

İlaç tedavisinin yeterli olmadığı dirençli durumlarda elektro konvulsif terapi (EKT), trans manyetik uyarım (TMS) gibi yöntemler veya çeşitli cerrahi uygulamalar tıbbi tedavi seçenekleri arasında yer almaktadır.

Psikoterapi

Obsesif kompulsif bozuklukta hem hastalığın oluş biçimini açıklamak hem de tedavisini sağlamak üzere Psikoanalitik Terapi ve Bilişsel Davranışçı Terapi kuramlarından yararlanılmaktadır.

Hastalığın tedavisinde hafif şiddetli vakalarda tek başına terapi uygulamaları yapılırken psikoterapi süreci genellikle ilaç tedavisi ile birlikte yürütülmektedir.

Destekleyici-Açıklayıcı Psikoterapi uygulamalarında bilinçdışı alan göz önünde bulundurularak gündelik yaşamı etkileyen mevcut semptomlar psikoterapötik düzlemde işlenir.

Bilişsel Davranışçı Terapi yönteminde hem obsesyonlar bilişsel açıdan, hem kompulsiyonlar davranışsal açıdan ele alınır. Hatalı bilişler düzeltilerek, davranışsal değişiklikler üzerine çalışılır.

Her iki terapi türünde de obsesif kompulsif bozukluğu hastalık olarak açıklayıcı bilgilerin verildiği, hastalığın işleyiş dinamiğine yönelik aktarımların yapıldığı psikoeğitim süreci, önemli bir psikoterapötik müdahale yöntemi olarak kullanılmaktadır.

Önceki İçerikŞizofreni
Sonraki İçerikAnksiyete Bozuklukları