Şizofreni

izmir şizofreni tedavisi
izmir şizofreni tedavisi

Şizofreni ruhsal durumun hemen tüm alanlarında belirtiler gösteren genellikle gençlik yıllarında başlayan, gidiş ve sonlanışı hastadan hastaya ve süreç içinde değişen, önemli ölçüde yeti yitimine yol açan bir halk sağlığı sorunudur.

Şizofreni hastalığının çeşitli belirtilerinin farklı biçimlerde değişik adlarla tanımlandığı farklı tarihsel dönemler olmuştur. M.Ö 1400’lü yıllarda Hint metinlerinde yeni bir tufana neden olmamak için işemeyen insanlar da orta çağda ruhunu şeytana teslim etmiş olarak betimlenen kişiler de o dönemler değişik isimlerle adlandırılsa da muhtemelen Şizofreni hastalığı belirtileri göstermekteydi.

Krapelin 1899 yılında geliştirdiği Dementia praecox (erken bunama) tanımlaması ile hastalıktaki zihinsel yeti yitimine dikkat çekmiş; 1911 yılında Bleuler Şizofreni (akıl yarılması) adlandırması ile çağrışımlardaki dağılmaya işaret etmiştir. Her iki araştırmacının yaklaşımları ile birlikte Şizofreni bir beyin hastalığı olarak güncel çağdaş temellerine oturtulmuştur.

Şizofreni hastalığı dendiğinde ise bu zihinsel bozukluklardan çok hastaların yaşamış olduğu psikotik süreçler akla gelmektedir.

Bir kişinin gerçek olan ile kendi zihninin ürünü olanları ayırt edemediği, olmayan sesleri duyup, olmayan görüntüleri gördüğü, aslında yaşanmayan şeyleri yaşanıyormuş gibi deneyimlediği süreçler psikotik belirtiler olarak adlandırılır. Bu duyumlar ve düşünceler mantıklı konuşmalarla değiştirilemez.

Şizofreni hastalığında kişinin gerçeği değerlendirme yetisinin bozulması olarak gözlenen bu psikotik belirtiler hastalık tablosunun pozitif belirtileri olarak adlandırılan semptomlarıdır.

Şizofreni hastalığında kişide bu psikotik belirtilerin yanı sıra düşünce içeriğinde fakirleşme, sosyal etkinliklerden uzaklaşma, konuşma ve hareket miktarında azalma şeklinde negatif bulgular da gözlenmektedir.

Kişinin gerçeklikle bağlantısının koptuğu, gündelik işleri yapabilme kapasitesinin azaldığı şizofreni hastalığında aile ile ilişkiler, sosyal aktiviteler, öğrenim faaliyetleri, mesleki performans da ileri derecede etkilenecektir.

Şizofreni hastalığı süreğen olma eğilimi gösteren bir hastalık olduğu için tedavisi de çoğu zaman ömür boyu olmayı gerektirecek kadar uzun yıllar alabilen ruhsal bir bozukluktur.

Şizofreni ağır ve zorlayıcı bir hastalık tablosu olmakla birlikte, belirtileri uygun ve zamanında tedavi ile kontrol altına alınabilmekte bu sayede hastalığın yaratacağı zihinsel tahribat azaltılabilmektedir. Şizofreni hastalığında belirtiler başarıyla tedavi edilerek kontrol altına alındığında, hastalar sağlıklı bir şekilde yaşamlarını devam ettirebilmekte sosyal hayatlarında ve iş yaşamlarında işlevsellikleri artabilmektedir.

Şizofreni hastalığında belirtiler, tedavide gecikmeleri veya aksamalar nedeniyle yeniden hızlıca alevlenebildiği için, tedavi uyumu son derece önemlidir. Şizofreni hastalığının belirtileri kontrol altına alınsa da hastaların belli aralıklarla düzenli olarak psikiyatri uzmanınca muayenelerinin yapılarak ayrıntılı değerlendirilmeleri gerekir. 

Şizofreni Nedir?

Şizofreni erken yaşlarda başlayan düşünce, duygulanım ve davranış süreçlerini olumsuz etkileyerek psikososyal alanlarda uzun süreli bozukluklara yol açabilen ciddi bir zihinsel hastalıktır.

Şizofreni hastalığının toplumdaki yaygınlığı için klasik olarak kabul edilen oran %1’dir. Erkeklerde kadınlardan daha sık görülmektedir.

Şizofreni hastalığı sosyoekonomik olarak düşük düzeyde yer alan kişilerde daha sık görülür. Irklara göre görülme oranı değişmemektedir. Ancak şizofreni hastalığının göçmenlerde görülme riski normal popülasyona göre 2-13 kat daha fazladır.

Şizofreni hastalığı birden fazla zihinsel alanı etkilediğinden çok çeşitli belirtileri bulunur. Ancak hiçbir belirti şizofreni hastalığına özgü değildir.

Şizofreni hastalığı birçok alanda yeti yitimine yol açıp ciddi derecede kişisel ve ekonomik kayıplara neden olabilen önemli bir toplum sağlığı sorundur.

Şizofreni hastalığının gelişimi genellikle yavaş olmaktadır. Günümüzde şizofreni tek bir hastalık olarak görülmeyip çok değişik klinik türler, gidiş ve sonlanış biçimleri bulunmaktadır.

Medyada, televizyon dizileri veya filmlerinde şizofreni hastaları saldırgan ve tehlikeli kişilermiş gibi gösterilse de bunun gerçeklikle bir ilgisi yoktur. Şizofreni hastalarının şiddet eğilimi, suç işleme potansiyeli toplumda normal bireylerde rastlandığından daha yüksek değildir.  Yanı sıra şizofreni bir psikiyatrik hastalık olup hayata karşı bir duruş veya tercih değildir. Bu tür yanlış bilgiler ve adlandırmalardan dolayı şizofreni hastaları ve yakınları bir taraftan hastalığın yıkıcı etkileriyle diğer yandan da damgalanma sorunlarıyla baş etmeye çalışmaktadır.

Şizofreni hastalığında, tedavi uygun bir biçimde düzenlenip, gerekli aralıklarla klinik kontroller sağlandığında, hastalar sosyal çevreleriyle uyumlu bir şekilde, aileleriyle veya tek başlarına yaşamlarını sürdürme kabiliyetlerine sahip olabilmektedirler.

Şizofreni Belirtileri Nelerdir?

Birçok ruhsal sağlık probleminde olduğu gibi şizofreni hastalığının başlangıcında da belirtiler hafif silik seyreder. Bu dönemde hastada sessiz, içe dönük olma hali gözlenir. Hastalar durgun ve vurdumduymaz görünürler. Şizofreni hastalığının bu aşamasında hasta yakınları, sadece bir şeylerin yolunda olmadığının farkına varabilirler.

Şizofreni hastalığında belirtiler şiddetlenip tablo alevlendiğinde düşünme, duygu ve davranışa dair farklı belirtiler dikkat çeker. Şizofreni hastalığının bu alevli döneminde halüsinasyonlar, sanrılar, anlamsız ve düzensiz konuşmalar dikkat çekecektir.

Şizofreni hastalığında algılama alanındaki kusur olarak varsanılara rastlanır. Ortada dış uyaran yokken algılama olmasına varsanı (halüsinasyon) denir. Şizofrenide en çok işitsel varsanılar görülür. Şizofrenide hasta gerçekte olmasa da müzik, gürültü veya insan sesi gibi sesler algılar. Görsel dokunsal varsanılar da şizofreni hastalığında algı kusuru olarak görülebilen belirtileridir.

Şizofreni hastalarında düşünce akışı, süreci ve içeriği etkilenir. Düşünceyi oluşturan sözcükler arasındaki bağlar kopabilir. Konuşma karmaşıklaşarak anlamsızlaşır.

Şizofreni hastalarında konuşma konudan uzaklaşabilir, sorulan sorulara verilen yanıtların soruyla ilişkisi olmayabilir. Ayrıca hastalar konuşmaları esnasında kendilerinin ürettiği anlamsız kelimeler kullanabilecekleri gibi birbiriyle bağlantısız cümleler de kurabilirler.

Şizofreni hastalarında düşünce içerik olarak da etkilenir. Mistik ve metafizik uğraşılar olabilir. En sık görülen düşünce içerik bozukluğu ise sanrılardır. Sanrılar gerçek dışı olup mantıklı tartışmayla değiştirilemeyen yanlış düşüncelerdir.

Şizofreni hastalığında en sık rastlanan sanrı türü kötülük görme (perseküsyon) sanrılarıdır. Kişi kendisine kötülük yapılacağına, komplo kurulduğuna inanır. Dinleme cihazı veya kamera ile izlendiğini düşünür.

Şizofreni hastalığında görülen diğer sanrı türlerine şu örnekler verilebilir; hastanın kişilerin kendisine baktığı kendisi hakkında konuştuğunu düşünme şeklinde alınma (referans) sanrıları, özel yetenekleri bulunduğuna, çok önemli birisi olduğuna inanma şeklinde büyüklük (grandiyözite) sanrıları, eşinin kendisini aldattığını düşünme şeklinde kıskançlık (jaluzik) sanrıları bunlar arasındadır.

Şizofreni hastalığında genel olarak bir dürtü ve enerji kaybından söz edilebilir. Davranışı başlatma ve sürdürme yetersizdir. Akut alevlenme dönemlerinde ise aşırı hareketlilik ve taşkınlık olabilir. Yüzde veya bedenin diğer bölümlerinde tike benzer garip devinimler olabilir. Karşıdaki kişinin hareketleri taklit edilebilir. Bazen hasta donmuş gibi kalabilir.

Şizofreni hastalığında belirtilerin çeşitliliğinin anlaşılması için daha çok sayıda örnek verilebilir. Bu örneklerin bazıları ise şöyledir;

  • Önemli olaylara karşı hissizlik, tepkisizlik
  • Çalışma yeteneğinin ve verimliliğinin düşmesi
  • Kişisel hijyeni ihmal etme
  • Karşıdaki ile göz teması kurmaktan çekinme
  • Yüz ifadelerinde azalma ve mimiksizlik
  • Soyut düşünme yetisinde bozulma
  • Uykusuzluk, uyku uyanıklık düzeninde bozulma
  • Günlük yaptığı aktivitelere karşı ilgisini kaybetme
  • Hobilerinden zevk alamama
  • Sosyal ortamlardan uzaklaşmak

Yukarıda sayılan belirtilerden bazıları şizofreni hastalarında sürekli gözlemlenirken, bazıları ise zaman zaman görülmektedir.

Şizofreni Nedenleri Nelerdir?

Şizofreni hastalığı çeşitli kanser hastalıkları gibi çok etkenli bir hastalık olarak kabul edilmektedir.

Genetik yatkınlık en önemli risk etkeni olarak görülmekle birlikte bu yatkınlığın hastalıkla sonuçlanması için diğer etkenlerin de varlığı gerekmektedir.

Birinci derece akrabalarında şizofreni hastalığı olan kişilerde hastalığa yakalanma riski artmış kabul edilmektedir. Tek yumurta ikizlerinde birlikte hastalık görülme riski yüksektir.

Genetik yatkınlığın yanı sıra anne karnında veya doğum esnasında karşılaşılan çeşitli tıbbi hastalıklar, sosyoekonomik zorluklar, beyinde çeşitli yapısal ve işlevsel değişiklikler şizofreni nedenleri arasında sayılmaktadır.

Genetik ve çevresel faktörlerin beynin kimyasal yapısında bozukluklara yol açarak şizofreni hastalığını tetiklediği veya gelişiminde önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Aile öyküsünde şizofreni yanı sıra farklı bir psikotik hastalık olanlar da şizofreni hastalığı açısından  risk altında kabul edilir.

Şizofreni hastalığının neden kaynaklandığını araştırmak için yapılan nörogörüntüleme çalışmaları esnasında şizofreni hastalığı olan insanların beyin ve merkezi sinir sistemi yapısının sağlıklı insanlara göre farklı olduğu gözlemlenmiştir. Beyin kimyasında önemli işlevlere sahip dopamin, seratonin ve glutamat gibi nörotransmiterlerle ilişkili problemlerin olduğu, bu problemlerin hastalığın ortaya çıkmasında rol oynadığı varsayılmaktadır.

Güncel bulgular esrar (kanabis) kullanımının şizofreni hastalığı oluşmasında önemli bir risk faktörü olduğunu göstermektedir. Esrar kullanımının şizofreni riskini iki kat arttırdığı, erken ergenlik döneminde kullanımın riski daha da arttırdığı kabul edilmektedir.

Şizofreni hastalığı olan insanların sinir sistemindeki bu farklılıkların anlamlı olup olmadığına yönelik bilim dünyasında her ne kadar görüş birliği olmasa da şizofreni bir beyin hastalığı olarak kabul edilir. Şizofreni hastalığına yönelik araştırmalar sürmektedir.

Şizofreni Tanısı Nasıl Konulur?

Şizofreni hastalığının tanısı çoğu zaman hastanın yaşadığı problemlerin yakınları tarafından fark edilmesi ve bunun neticesinde hastanın bir psikiyatri kliniğine başvurması ile konulmaktadır.

Şizofreni hastalığında görülen semptomlar hastalığa özgü olmayıp çok çeşitli psikiyatrik hastalıklarda da karşılaşılabilir belirtilerdir.

Hastalık tanısı konulurken son altı aylık dönemde en az bir ay süren sanrı, varsanı, anlamsız konuşma, garip davranışlar, duygusal küntlük, harekete geçmekte, konuşmakta isteksizlik gibi belirtilerin olup olmadığına bakılır. Bu belirtiler var ise kişinin sosyal veya mesleki günlük yaşam aktivitelerini ne kadar etkilediği değerlendirilir. Yanı sıra varsa bu belirtilerin başka bir tıbbi hastalığa, ilaç kullanımına, alkol veya madde alımına bağlı olup olmadığı araştırılır.

Şizofrenide hastalığın tanısı psikiyatri uzmanı tarafından araştırılırken ayrıntılı öykü ve hasta muayenesi yanı sıra aile veya yakın çevre görüşmeleri de gerçekleştirilir. Bu değerlendirmelerin yanı sıra şizofreni belirtileri testi gibi nöropsikiyatrik test ve ölçeklerden de yararlanılabilmektedir.

Şizofreni hastalığının semptomları çeşitli tıbbi hastalıklar, alkol tüketimi, madde kullanımı ve bazı ilaçların yan etkileri sonucunda da görülebileceği için semptomların şizofreniden kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılması için çeşitli laboratuvar ve beyin görüntüleme tetkikleri yapılabilmektedir

Şizofreni tanısının kesin olarak konabilmesi için psikiyatrik öykü, gözlem ve ruhsal durum muayenesinin yanı sıra hastaya nörolojik muayene, psikiyatri değerlendirme testleri, tıbbi görüntüleme yöntemleri ve kan testleri uygulanmasına gereksinim duyulabilir.

Tüm bu değerlendirme ve muayene neticesinde hastaya şizofreni tanısı konulursa hastalığın şiddeti, başlangıç şekli, ek hastalıkların olup olmadığı da dikkate alınarak tedavi süreci planlanır.

şizofreni tedavisi izmir psikiyatrist
şizofreni tedavisi izmir psikiyatrist

Şizofreni Nasıl Tedavi Edilir?

Şizofreni hastalığının tedavisinde temel hedef yalnızca belirtilerin yatıştırılması değil, hastalığın yıkıcı etkilerinin olabildiğince önlenip, toplumsal uyumun en iyi düzeyde sağlanmasıdır.

Hasta ile psikiyatrist arasında başlangıçta kurulan güven temelli iyi bir ilişki tedavinin sağlam bir düzlemde gelişmesini sağlar. Hastaya ve ailesine ciddi bir ruhsal sağlık probleminin olduğu ifade edilir. Hastanın ilk muayenesinden itibaren ailesi ile de iyi bir ilişki kurulması gerekir. Hastanın sürekli hekim değiştirmesi hastalık gidişini olumsuz etkileyen bir durumdur.

Şizofrenide ilaç tedavisi tedavinin en önemli bileşenini oluşturur.

Akut psikotik dönemde belirtileri en kısa sürede yatıştırmak amaçlanır.

Şizofreni hastalığının tedavisinin temeli antipsikotik ilaçlara dayanmaktadır. Antipsikotik ilaçlar beyinde başta dopamin olmak üzere çeşitli nörotransmitter yolaklarına etki ederek yatışma ve iyileşme sağlar.

Şizofreni hastalığı çok çeşitli seyirler gösterebilme eğiliminde olduğundan, hastayı düzenli olarak takip eden psikiyatrist gerek gördüğü takdirde ilacın türünü, dozunu ve kullanım sıklığını değiştirebilmektedir.

Şizofreni hastalığında anti psikotiklerin yanı sıra, antidepresan ilaçlar, anksiyolitik ilaçlar veya duygudurum dengeleyiciler gibi psikofarmatrop ajanlar tedaviye yardımcı olarak eklenebilmektedir.

Hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçların etkilerini tam olarak göstermesi ilacın kullanmaya başlamasından sonra 3-4 haftaya kadar sürebilir. Tedavi sürecinde verilen ilaçların önemli bir takım yan etkileri gösterebilme olasılığından dolayı özellikle tedavinin başlangıç dönemlerinde hastalar sık aralıklarla kontrollere çağrılabilirler.

Şizofreni hastalığında hastalığın psikotik belirtileri dolayısı ile hastanın tedaviyi reddetmesi veya hastalığın biyolojik özellikleri dolayısı ile tedaviye direnç gelişmesi gibi zorluklar sıklıkla yaşanabilmekte bunları aşmaya yönelik çeşitli klinik yöntemler uygulanabilmektedir.

Şizofreni hastalığında ilaçla tedavi ayaktan düzenli kontrollerle uygulandığı gibi, hastalığın çok şiddetli olduğu, yeterli iş birliğinin sağlanamadığı, tedaviye yeterli cevabın alınamadığı, hastanın kendine veya çevresine zarar verme riski olduğu durumlarda yataklı psikiyatri kliniklerinde de sürdürülebilmektedir. Yataklı tedavi kliniklerinde ilaç tedavisinin yanı sıra elektro-konvülsif terapi (EKT) uygulaması gibi somatik tedaviler de uygulanabilmektedir.

İlaç tedavisinin yanı sıra aile terapileri, bireysel terapiler, mesleki rehabilitasyon ve sosyal beceri eğitimleri gibi ek tedavi yöntemleri de hastanın sağlıklı bir yaşam sürmesine önemli katkılar sağlamaktadır.

Şizofreni hastalığının tedavisi uygun yöntemlerle hasta düzenli aralıklarla takip edilerek yapılırsa, hastalar sağlıklı insanlar gibi başarılı, üretken ve verimli bir hayat yaşayabilirler. Bu nedenle şizofreni hastalığının kontrol altına alınması ve hastanın sağlıklı bir yaşam sürebilmesi için bir psikiyatri uzmanına başvurulmalı ve düzenli bir tedavi sürecine başlanmalıdır.

Önceki İçerikBipolar Bozukluk
Sonraki İçerikObsesif Kompulsif Bozukluk