Bipolar Bozukluk

bipolar bozukluk tedavisi izmir psikiyatrist
bipolar bozukluk tedavisi izmir psikiyatrist

Bipolar bozukluk psikiyatrik hastalıklar içerisinde duygudurum bozuklukları arasında yer alır. “İki Uçlu Bozukluk” olarak da adlandırılır. Duygudurum (mood) denilirken bireyin belli bir süre değişik derecelerde neşeli, üzgün, coşkulu, öfkeli, çökkün olma gibi duygulara sahip olmasını kastederiz. Duygulanım (affect) ise kişinin olaylara, anılara, aklından geçenlere verdiği duygusal tepkiler, kısa süreli yanıtlardır.

Her birey günlük yaşamında inişler ve çıkışlar yaşayabilmekte, çevresinde gelişen olaylara göre duygusal tepkiler verebilmektedir. Sabah mutlu uyandığımız bir güne öğlen aldığımız üzücü bir haber nedeniyle moralsiz devam edebilir, akşam izlediğimiz bir spor müsabakası nedeniyle heyecanlı olabiliriz. Bipolar bozuklukta duygulanım alanında gerçekleşen bu tür iniş ve çıkışlardan farklı olarak günlerce süren, belli bir duygunun hakim olduğu ve eşlik eden bilişsel, davranışsal, fizyolojik belirtilerin bulunduğu dönemleri gözlemleriz.

Bipolar bozuklukta hastalık atakları döneminde kişi, iş ve okul yaşamında, aile ve sosyal ilişkilerinde ciddi problemler yaşayabilir. İki uçlu duygudurum bozukluğu yani bipolar bozukluk; hastanın enerjisini, ruh halini, dikkatini ve günlük aktivitelerini yerine getirme kabiliyetini olumsuz etkileyen ve tüm bunlarda bozulmalara neden olan psikiyatrik bir hastalıktır.

Bipolar bozukluğu olmayan bir kişi de kendisini gün içerisinde çok iyi hissedebilir, bir anda kendi içerisine kapanabilir, bu dalgalanmalar hastalık belirtisi değildir. Kişi bazen coşkulu bazen ise çökkün olabilir. Bu dalgalanmalar bipolar bozukluk hastalığının tanısı konması için yeterli değildir, psikiyatristin yapacağı muayene ile durum açıklığa kavuşturulabilir.

Bipolar bozukluk hastalığında yaşanan duygudurum atakları şiddetli ve günlere yayılacak kadar uzundur. Ataklar yıl içerisinde birkaç defa görülebilir. Hastalığın ortaya çıkardığı belirtiler çevredekiler tarafından rahatlıkla fark edilebilirken, duygudurum alanı dışında bilişsel, düşünsel, algısal ve psikofizyolojik değişiklikler olur. Bu tablo kişiyi gündelik yaşamındaki sosyal ve mesleki işlevlerini yerine getirmekten alıkoyar.

Bipolar bozukluk yani iki uçlu bozukluk hastalığında iki farklı özellikte dönem olması beklenir. Hastalığın taşkın, coşkulu hareketli dönemleri mani atakları olarak adlandırılırken, çökkün, içe dönük, yorgun dönemler ise depresif dönemlerdir. Hastada bipolar bozukluk olduğu söylenebilmesi için tek başına yineleyici de olsa depresif dönemlerin olması yeterli değildir. Mutlaka mani atağı belirtilerinin yaşandığı bir dönemin olması beklenir.

Manik Atak (Mani) Nedir?

Mani döneminde kişi kendisini aşırı neşeli hissetmektedir. Bazen de öfkeli olabilmektedir. Bu coşkulu duygudurum içinde düşünceler hızlanır, bir konuda durulamaz. Konuşma miktarı artar. Aşırı güçlülük, büyüklük düşünceleri olur, özgüven gerçekçi olamayacak kadar artmıştır. Uyku ihtiyacı ve miktarı azalır. Buna rağmen kişi yorulmak bilmez. Aşırı neşenin olduğu türde sürekli gülme, şarkılar söyleme, gezme gibi eğlenceli davranışlar gözlenir. Haz verici etkinliklere ilgi artar. Para harcama kontrolsüzleşir. Belirtiler hastaneye başvurmayı gerektirecek kadar şiddetli ya da günlerdir sürüyordur.

Bipolar Bozukluk Belirtileri Nelerdir?

Bipolar bozukluk, birbirine zıt iki uç duygudurumsal dönemin ataklar halinde yaşanıyor olduğunu ifade etmektedir. Bipolar bozukluğu olan bir kişide, belli dönemlerde neşeli veya öfkeli duyguduruma eşlik eden, düşüncelerde hızlanma, hareketlenmede konuşmada artma belirtilerinin yaşandığı mani atakları veya bunun tam tersi çökkün duyguduruma eşlik eden, isteksizlik, halsizlik, suçluluk düşüncelerinin olduğu depresif dönemler yaşanır.

Bipolar bozukluk hastalığında mani dönemlerinde kişiler hastalık atağı olduğunun farkına çoğu zaman varamaz. Hatta bu dönemlerin yaşanması kişiyi memnun dahi edebilir. Mani döneminin bitmesi ardından hastalığın etkisiyle sergilenen davranışlar, yaşanan kayıplar, hissedilen pişmanlıklar nedeniyle durumun farkına ancak varabilirler.

Bipolar bozukluğu olan hastaların önemli bir kısmı özellikle mani dönemlerinde bir hastalık yaşadıklarının farkında olamadıklarından genelde yakınlarının yardımıyla tedavi için başvururlar.

Bipolar bozukluk tanısı konulan hastalarda mani dönemlerinin dışında görülen depresif dönemler tek uçlu depresif bozukluk hastalarına kıyasla daha sık atakların yaşandığı ve  belirtilerin daha şiddetli olduğu dönemlerdir. Bu da hastanın hem manik hem de depresif dönemlerinde iş ve eğitim yaşamını, aile ve sosyal ilişkilerini ve özel ilişkilerini olumsuz etkilemektedir.

Hasta, hem mani ve hem de depresyon dönemlerinde olmayan bir şeyleri duyma, görme şeklinde varsanı (halüsinasyon) olarak adlandırılan algı kusurları yaşayabilir.

Yine bipolar bozukluğu olan hastada, mani dönemlerinde gerçekle ilişkili olmayan, mantıklı konuşmayla değiştirilemeyen, çok ünlü birisi veya peygamber olduğunu düşünme şeklinde büyüklük (grandiyöz) sanrıları, ya da depresif dönemlerde organlarının çalışmadığını, yok olduğunu düşünme şeklinde yok olma (nihilistik) sanrıları şeklinde düşünce içeriğinde bozulmalar gözlenebilir.

Bipolar bozukluk olan hastada manik ya da depresif ataklar her sene aynı aylarda alevlenme özelliği gösterebilirken, bazen arka arkaya tekrarlayan manik ataklar ya da depresif dönemler de olabilmektedir. Bipolar bozukluğunda atakların ne zaman hangi özelliklerde görüleceği her hastada değişkenlik göstermektedir.

Mani döneminde görülen belirtiler şunlardır;

  • Aşırı neşeli, coşkulu ya da öfkeli olma
  • Amaca yönelik etkinliklerde, hareketlerde artma, psikomotor hızlanma
  • Zevk veren uğraşılara aşırı ilgi, cinsel dürtülerin artması, riskli cinsel ilişkilerin yaşanması
  • Geçmişle kıyaslandığı zaman uykuya olan ihtiyacın azalması, daha az uyumak, buna rağmen enerjik hissetme
  • Kendine karşı duyduğu güvenin artması, büyüklük düşünceleri
  • Konuşmada hızlanma, artma, karşılıklı konuşurken karşıdakinin konuşmasına izin vermeyecek kadar baskılı konuşma
  • Görsel-işitsel varsanıların olması
  • Alkol ve uyuşturucu madde kullanmaya başlama, kullanımda artma, kumar oynama
  • Dikkat dağınıklığı
  • Düşüncelerin hızlanması, fikir uçuşmaları
  • Para harcama miktarında artma, ihtiyacı olmayan nesneler için çok para harcama, büyük borçlara girme

Bipolar bozukluk manik atak tanısı konulması için tanımlanan belirtilerin belli bir sayıda varlığının yanı sıra önemli bir şiddette bir süredir devam ediyor olması beklenir. Belirtiler başka bir psikiyatrik hastalıkla daha iyi açıklanamaz, tıbbi bir duruma ya da bazı ilaçların kullanımına veya alkol madde etkisine bağlı olmamalıdır.

Hasta, mani döneminde bipolar bozukluğun farkına varmaz veya tedaviyi reddedebilir. Tek bir mani atağı bipolar bozukluk hastalığı tanısı konması için yeterlidir.

Manik dönemde görülen atakların başlangıç aşamasında veya bu dönemden bağımsız olarak görülen bir diğer atak ise hipomanidir. Hipomani ataklarında manik belirtiler daha hafif seyretmekte daha kısa sürmektedir. Hipomani atağının bulunması durumunda bipolar bozukluk tanısı konulabilmesi için en az bir depresif atağın yaşanmış olması gerekir.

Depresif dönemde görülen bazı belirtiler şunlardır;

  • Çökkün, mutsuz, depresif duygudurum
  • Yaşamdan zevk alınamaması
  • Enerjisinin azalması
  • Günlük rutin işlerini yapamayacak kadar yorgun, halsiz hissetme
  • Konsantre olmada güçlük çekilmesi, unutkanlıkların olması
  • Uzun süreli uyku isteği, uykuya dalmakta zorluk, uykudan uyanırken güçlük çekilmesi gibi uyku problemleri
  • İştah kaybı veya artışı
  • Cinsel isteğin azalması
  • Yoğun suçluluk duyguları, umutsuzluğa kapılma, çaresizlik hisleri
  • Kendisini değersiz hissetme
  • İntihar düşüncelerinin olması

Depresif dönemde görülmesi beklenen belirtilerin belli bir kısmının veya tümünün saptanması iki hafta veya daha fazla sürmesi beklenir. Tek başına depresif dönemler olması hastada Bipolar Bozukluk tanısı konulması için yeterli değildir. Depresif dönemler dışında hipomanik veya manik ataklar olması halinde Bipolar Bozukluk tanısı düşünülür. Bipolar Bozuklukta görülen depresif ataklar, tek uçlu yaşanan depresif dönemlere kıyasla daha şiddetli ve tedaviye dirençli olma eğilimi gösterebilmektedir.

Depresif ve manik dönemde ataklar ağır yaşanıyorsa, hastada halüsinasyon, hezeyan gibi psikotik belirtiler gözlemlenebilir.

Bazı duygudurum dönemlerinde depresyon ve mani belirtileri bir arada görülebilir. Bu dönemler karma dönemler olarak adlandırılır.

Bipolar Bozukluk Nedenleri Nelerdir?

Bipolar bozukluğun etiyolojsinde birçok farklı etkenin, farklı ve öngörülmesi zor ağırlıkta rol oynadığı düşünülmektedir. Genetik geçiş, beyindeki kimyasal farklılıklar ve çevresel tetikleyici faktörlerin bipolar bozukluğun başlıca nedenleri olduğu varsayılır.

Genetik Geçiş

Bipolar bozukluk hastalığının genetik geçişle bağlantılı olduğu düşünülmektedir. Bipolar bozukluk özellikle bazı ailelerde yığılım göstermektedir.

Bu nedenle annesinde, babasında ya da kardeşlerinin birinde bipolar bozukluk rahatsızlığı olanların risk altında olduğu varsayılır. Tek yumurta ikizlerinde eş hastalık oranı çift yumurta ikizlerine göre daha yüksektir.

Ayrıca bipolar bozukluk hastalığının oluşumunda tek bir genin değil birden çok genetik değişikliğin  rol aldığı düşünülmektedir.

Beyinde Anatomik ve Kimyasal Değişiklikler

Bipolar bozukluk hastalığı gelişen kişilerde yapılan beyinde görüntüleme çalışmaları ile bazı anatomik ve kimyasal değişiklikler saptanmıştır.

Bipolar bozukluğu olan hastalarda prefrontal korteks, amigdala gibi beynin duygudurumla ilgili yapılarında yapısal ve işlevsel değişiklikler gözlenmiştir.

Bipolar bozukluk olan hastalarda noradrenalin ve seratonin gibi nörotransmitterlerin etkinlik düzeyinde değişiklikler saptanmıştır.

Çevresel Tetikleyici Faktörler

Bipolar bozukluğu tetikleyen faktörler arasında stresli yaşam olayları ya da travmalar yaşanması başı çekmektedir. Örneğin bir ilişkinin sona ermesi, özellikle çocukluk çağında cinsel, fiziksel ya da duygusal istismara maruz kalınması, ailede anne, baba, kardeş gibi bir yakının kaybedilmesi veya çok sevilen bir akraba yakın arkadaşın ya da eşin kaybedilmesi, maddi geçim zorlukları, göçmen olarak yaşama, cinsel kimlik ve yönelim dolayısı ile ayrımcılığa maruz kalma, beyin travmaları gibi etkenler depresif veya manik atakların görülmesine, alevlenmesine neden olabilir.

İlk bipolar bozukluk atağını genellikle stres verici önemli yaşam olayları tetikler, ancak bu olayların çoğu özgül değildir. Genetik ve biyolojik etmenlerin yatkınlığında bu etkenler hastalığın başlamasında ya da atakların alevlenmesinde etkili olabilmektedir.

Bipolar Bozukluğun Gelişmesinde Tıbbi ve Çevresel Diğer Risk Faktörleri Nelerdir?

  • Alkol, madde ve sigara tüketilmesi
  • Fiziksel aktivite azlığı
  • Sağlıksız ve dengesiz beslenme tarzı
  • Kronik hastalıklardan dolayı sürekli kullanılan bazı ilaçların yan etkileri
  • İş yaşamında yaşanan stres verici problemler
  • Suç oranı yüksek olan bölgelerde hayat sürülmesi
  • Ekonomik problemler
  • İnsülin, adrenalin, kortizol gibi hormonlar dizgesinde yaşanan değişimler

Bipolar Bozuklukta Hastalığın Tanısı Nasıl Konur?

Bipolar bozuklukta hastaya tanı konurken psikiyatrist muayenesi önceliklidir. Muayenenin yanı sıra aile öyküsünün dinlenmesi bir süre klinik gözlemlerin sürdürülmesi tanıda yardımcıdır.

Bipolar bozuklukta ilk atak çeşidi hastalığı belirleyici başlıca faktördür. İlk atak depresif bozukluk olarak görülmüşse, hastalığın bipolar bozukluk olup olmadığını anlamak zorlaşacak, geçmiş yaşam öyküsü önem kazanacaktır. Bu durumda hastada öncesinde manik veya hipomanik bir atak olup olmadığı araştırılır. Psikiyatrist, hastada mani ya da hipomani atakları görülüp görülmediğini anlamaya çalışırken mani belirtilerinin yanı sıra aile öyküsünde bipolar bozukluk rahatsızlığı olup olmadığı yönünde sorular yöneltebilir.

Bir hastaya kesin olarak bipolar bozukluk tanısı konabilmesi için tek başına bir manik atak yeterliyken hipomanik ve depresif atakların birlikte saptanması gerekir. Bipolar bozukluğun tanısı konurken karmaşık durumlarla karşılaşma olasılığı da vardır. Örneğin kişi alkol veya madde bağımlısı ise tanı konulması güçleşebilir.

Yine hastanın aşırı aktif tiroid bezi problemi gibi bipolar bozukluğu tetikleyebilecek tıbbi hastalıkları olup olmadığı da dikkate alınarak psikiyatrist tarafından çeşitli testler talep edilebilir. Beyindeki yapılanmanın izlenebilmesi için de MR veya diğer görüntüleme tekniklerinden yararlanılabilir

Tüm psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi bipolar bozuklukta da çeşitli nöropsikiyatrik test bataryaları veya ölçekler tanı amaçlı kullanılabilir.

Bipolar Bozuklukla Birlikte Seyreden Hastalıklar Hangileridir?

  • Alkol veya maddelerin kötüye kullanılması, bağımlılığı
  • Anksiyete bozuklukları, yeme bozuklukları
  • Obezite, diyabet gibi endokrin sistem hastalıkları
  • Migren tarzı şiddetli baş ağrıları
  • Kardiyovasküler hastalıklar
  • Tiroid beziyle ilgili hastalıklar
izmir bipolar bozukluk tedavisi
izmir bipolar bozukluk tedavisi

Bipolar Bozukluk Nasıl Tedavi Edilir?

Bipolar bozukluk tanısı konulan hastalarda hastalığın şiddeti, yoğunluğu, sıklığı ve alt tipi farklılık göstermektedir. Psikiyatri hekimi, tedavi sürecine başlamadan evvel hem hastalığın ayırıcı tanısına yönelik hem de uygulanacak tedavinin belirlenmesi için görüntüleme yöntemleri ve laboratuvar testleri uygulamayı planlayabilir.

Bipolar bozukluğun tedavisi iki aşamalı yapılmakta olup, bu aşamalardan ilkini akut alevlenme dönemi tedavisi, ikincisini ise koruma tedavisi oluşturmaktadır. Bipolar bozukluğun atak tedavisi yapılırken hastada dönemsel olarak gözlemlenen manik ya da depresif ataklar tedavi edilmektedir. Bu atakların tedavisini modern tıp başarıyla yapmaktadır.

Bipolar bozuklukta manik ataklar, mani belirtilerini yatıştıran duygudurum dengeleyici ilaçların yanı sıra, anti psikotik, anti epileptik ajanlar kullanılabilir.

Bipolar bozuklukta depresif epizodlar anti depresan etkinliği olan duygudurum dengeleyici ilaçlar, anti psikotikler ile yapılabileceği gibi anti depresan ilaçlar da kullanılabilir. Ancak bipolar bozukluk depresif atak tedavisinde bir duygudurum dengeleyici ilaç olmadan anti depresan ilaç kullanımı manik kayma riskinden dolayı tercih edilmemektedir.

Hastada görülen manik ve depresif ataklar başarıyla tedavi edilse de atakların yineleme riski olduğu için koruyucu tedavinin planlaması da yapılmalıdır. Koruyucu tedavide atakların oluşumunun engellenmesi, sıklığının azaltılması, hastanın yeniden manik ya da depresif atak geçirmesi halinde bu atakların hafif ve kısa süreli olması hedeflenmektedir.

Koruyucu tedavi yönteminin sürdürülmesi uzun vadede oldukça önemlidir. Tedavi sürecinde hekimin planladığı duygudurumu dengeleyen ilaçlar başta olmak üzere çeşitli gruptan ilaçlar tek başına veya bir arada farklı dozlarda kullanılabilir.

İlaç tedavisinin yanı sıra yanı sıra bipolar bozuklukta tedaviyi güçlendirmek, hastanın tedaviye katılımını arttırmak için çeşitli psikoterapi yöntemleri uygulanabilir ve psikososyal eğitimler verilebilir. Bu terapiler, bipolar bozukluğun kontrol altına alınmasına, atakların önlenmesine yardımcı olmaktadır.

Bipolar bozukluk hastalığında hasta atak geçirmediği sürece normal yaşantısını sürdürebilir. Tedavi süreci boyunca atakların geliştiği zamanın tedavisinin yanı sıra atakların gelişmesinin engellenmesi de hedeflenmektedir. Bu nedenle duygudurum dengeleyici ilaçlar kullanılması tedavideki en etkili yöntemdir.

Bipolar Bozuklukta Manik ya da Depresif Ataklar Nasıl Engellenir?

Bipolar bozuklukta hastanın hastalığın özelliklerini bilmesi, atakların belirtilerini tanıması, bunların erken farkına varabilmesi önemlidir. Aynı zamanda genel olarak bu atakları tetikleyebilecek durumlardan kaçınılması önerilir.

  • Yeterli, kaliteli ve düzenli uyku uyumak
  • Beslenme tarzının sağlıklı ve dengeli olması
  • Yeterince egzersiz yapılması
  • Alkol, madde ve sigaranın bırakılması bunun için tıbbi yardım alınması
  • Varsa eşlik eden tıbbi hastalıkların düzenli takip ve tedavisi
  • Çalışma koşullarının ağır olmayacak şekilde düzenlenmesi bu öneriler arasında yer alır.

Bipolar Bozukluk Rahatsızlığında Aile ve Çevre Yardımı Önemli mi?

Bipolar bozukluk tanısı konulan hastaların önemli bir kısmı hastalığı reddederek içerisinde bulunduğu durum için çevrelerinde olup bitenleri gerekçe gösterebilir, tedaviyi kabul etmeyebilir. Bundan dolayı da bipolar bozukluk hastalığının tedavisine başlanmasında ve tedavinin sürdürülmesinde ailenin ve çevrenin vereceği destek büyük önem taşımaktadır.

Hastanın güvende olması ve tedavi sürecinin sağlıklı sürdürülmesi için ailesindeki yakınlarının hastalık döneminde etkin davranmasına gereksinim duyulabilir. Hastalığın atak döneminde görülen davranış sorunları ve bunun neden olduğu sonuçlarla aile bireyleri baş etmekte zorlanabilir. Örneğin hastanın depresif atak döneminde çökkünlük ve ağlama krizlerine girmesi, manik atak döneminde alkol ve madde kullanmaya başlaması, kontrolsüz para harcaması gibi davranışlar aile bireylerini zor durumda bırakabilir. Bu nedenle aile bireylerinin ve yakın çevresinin karşılaştıkları zorluklarla baş etmesinde destekleyici grup terapileri oldukça işe yarayabilir.

Bipolar bozukluk rahatsızlığında ilaçların etkisiyle hasta bir süre sonra kendisini iyi hissedebilir ve ilaçları artık kullanmak istemeyebilir. Bu aşamada hasta yakınlarının hastaya karşı yaklaşımı da büyük önem taşımaktadır. Hasta yakınlarının ilaç kullanımı destekleyen söylemler ve tavırları önemlidir. Ayrıca hasta yakınlarının atak dönemlerini tanıması, farkındalığının yüksek olması ve bilinçli davranmaları tedavi sürecini olumlu etkileyecektir.

Önceki İçerikAlkol ve Madde Kullanım Bozuklukları
Sonraki İçerikŞizofreni