Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları

alkol ve madde bağımlılığı tedavisi izmir psikoterapist
alkol ve madde bağımlılığı tedavisi izmir psikoterapist

Günümüzde en sık görülen psikiyatrik bozukluklar arasında yer alan alkol ve madde kullanım bozuklukları aynı zamanda yeti yitimine neden olan hastalıklar arasında en üst sıralardadır.

Amerika’da gerçekleştirilen bir araştırmadan elde edilen sonuçlar 12 yaş üstündeki insanların yüzde 9,4’ünde madde kullanım bozukluğu olduğunu göstermektedir. Aynı şekilde ABD’de alkol kullanım bozukluğu oranı yaklaşık %13 olarak verilmektedir. Avrupa ülkelerinde alkol kullanım bozukluk oranları ülkelere göre değişmekle birlikte %20 civarında hesaplanmaktadır.

Alkol ve madde kullanım bozukluğunun topluma maliyeti de oldukça yüksektir. Alkol bağımlılığının Avrupa Birliği’ne 2013 yılında 84 milyar 500 milyon Euro (GSMH’nın yüzde 0.65’i) tutarında maliyeti olduğu tahmin edilmektedir. Yakın zamanda Avrupa Birliği’nde işlenen suçların maliyeti (güvenlik güçleri, hukuk süreçleri, sigorta ve verilen zarar dahil) ortalama 33 milyar Euro iken, alkol kullanımına bağlı trafik kazalarının ise 10 milyar Euro’ya mal olduğu belirtilmektedir.

Türkiye’de kişi başına tüketilen alkol miktarı, uyuşturucu madde kullanım oranı gelişmiş ülkelere göre daha az olsa da önemli bir halk sağlığı sorundur. Ülkemizde hayatında en az bir kere alkol kullananların oranı %22 olarak hesaplanmıştır. Alkol bağımlılık oranı çeşitli çalışmalarla ortalama %1-3 olarak belirtilmektedir.

Erkeklerde kullanım oranı kadınlara göre daha yüksektir, en sık 25-35 yaş arasında görülür. Alkol ve maddenin yol açtığı sorunlar ve maliyetler her geçen gün büyümektedir. Uyuşturucu maddelerin yol açtığı sorunların kamuya maliyeti 2019 yılında 1 milyar 500 milyon lirayı bulmuştur. Türkiye’de alkol tüketiminin kamuya 15 milyar lira gibi bir bedele mal olduğu, maddi hasar, tedavi masrafları dışında işgücü kaybı gibi ek maliyetlerle bu miktarın 30 milyar lirayı aştığı tahmin edilmektedir.

Bağımlılığa Yol Açan Maddeler Nelerdir?

Genel olarak bağımlılık yapıcı maddeleri uyuşturucu madde olarak tanımlamak aslında yanlış bir kullanımdır. Uyuşturma dışında uyarıcı etkileri de bulunan maddeler de bulunmaktadır.

Vücuda çeşitli yollarla alınan güçlü duygusal, davranışsal ve fiziksel değişiklikler oluşturan ve yoğun olarak tekrar alma isteği oluşturan maddelere bağımlılık yapıcı maddeler diyebiliriz.

  • Sigara(tütün),
  • Alkol,
  • Opiyatlar (morfin, kodein vb.),
  • Uyarıcılar (Amfetamin, extacy, kokain, kafein vb.),
  • Merkezi Sinir Sistemi Baskılayıcıları (Barbiturat, diazem, xanax gibi benzodiyazapinler, akineton vb.),
  • Halüsinojenler (LSD vb.)
  • Uçucu Maddeler (tiner, bali vb.),
  • Esrar (doğal veya sentetik kannabinoid)
  • bağımlılık yapıcı maddelere örnek olarak sayılabilir.

Alkol ve Maddelerin Nörobiyolojisi

Alkol ve maddeler beyinde çeşitli sinir yolaklarına tesir ederek etkilerini oluştururlar. Alkol GABA ve Glutamat sistemlerini etkileyerek duygusal rahatlatıcı, yatıştırıcı etkisini oluşturmaktadır.

Opiyatlar (eroin, morfin) mü, gama ve kappa reseptörleri üzerinden öfori, analjezi, depresan etkilerini gösterirler.

Kokain ve amfetamin gibi uyarıcılar seratonin, noradrenalin ve dopamin nörotransmitterleri geri alımını engelleyerek uyarıcı, canlandırıcı etki oluşturur.

Esrar (Kannabis) maddesi ise kendi özgül kannabinoid (CB) reseptörlerine bağlanır ve duyarlılık artışı, algıda değişiklik, alınganlık ve kuşkuculuk gibi belirtilere yol açar.

Alkol ve bağımlılık yapıcı maddeler, ödülleme dizgesinde, nukleus accumbens, ventral tegmental alan gibi beynin özgül bazı çekirdek ve bölgelerinde, dopamin mekanizmasını etkileyerek kendilerine yönelik bağımlılık oluşmasına neden olurlar.

Alkol ve Madde Kullanım Bozukluklarının Nedenleri Nelerdir?

Diğer psikiyatrik hastalıklarda olduğu gibi alkol ve madde kullanım bozuklukları da biyolojik kökeni olan hastalıklardır.

Ailede alkol madde kullanımının olması gerek genetik geçiş açısından gerekse de çevresel etken açısından bağımlılık için yatkınlaştırıcı bir faktördür.  Kişide kişilik bozukluğu, dikkat eksikliği hiperaktivite sendromu olması, davranım bozukluğu, dürtü denetim sorunları olması alkol madde bağımlılığı oluşması için risk faktörüdür.

Maddeye ulaşabilme, temin edebilme, maddenin çevrede yaygın kullanımı, akranların kullanımı gibi diğer yatkınlaştırıcı etmenler bulunmaktadır.

Yine anksiyete, depresyon belirtilerini yatıştırıcı, iyi hissettirici etkilerinden dolayı kişide “self-medikasyon” denilen kendini tedavi etme biçimi olarak alkol ve maddenin etkilerinden yararlanmak bir süre sonra bağımlılık sorununa yol açabilmektedir.

Alkol ve Madde Kullanımı ile İlişkili Bozukluklar Nelerdir?

Alkol ve madde kullanımına bağlı, akut zehirlenme, çekilme durumları, zararlı kullanım, bağımlılık gibi çeşitli tıbbi durumlar tanımlanmıştır. Hangi tablonun ne zaman ve ne miktarda madde ile ortaya çıkabileceğini tanımlayabilmek güçtür.

Alkolün ve her bir psikoaktif maddenin kendisine özgü zehirlenme ve çekilme bulguları mevcuttur. Bu özgül belirtileri tanıyan ve diğer tıbbi durumlardan ayıran ve gerekli tetkikleri  planlayabilen doktorlarca tanısı konulabilen tıbbi tablolardır.

Alkol ve Madde kullanım bozuklukları olarak değerlendirilebilecek bu tabloların yanı sıra özellikle alkol için riskli kullanım, yoğun kullanım gibi ek tanımlar da mevcut olup bağımlılığa gitme ihtimali olan veya bağımlılık olmasa da kullanıcının kendisine veya çevresine zarar verebileceği bireysel ve toplumsal maliyet yükü oluşturan durumlar da tanımlanmıştır. Buna göre yaklaşık 10 gram alkol içeren içki miktarları standart içki olarak kabul etmektedir. 330 cl bira, bir tek rakı, cin veya votka gibi ağır içkiler, bir kadeh şarap bir standart içki olarak tanımlanmaktadır.

Kişinin herhangi bir seferde erkeklerde dört, kadınlarda üç standart içkiden fazla miktarda alkol içiyor olması riskli kullanım olarak kabul edilmektedir. Haftada erkeklerde 14, kadınlarda 7 standart içkiden fazla alkol tüketimi aynı şekilde riskli bulunmaktadır. Bu düzeylerin üstünde alkol tüketenlerde bağımlılık geliştirme olasılığı normal popülasyona göre dört kat daha yüksek bulunmuştur.

Kullanılan alkol hacminden bağımsız olarak hamileyken alkol kullanımı, 21 yaş altında alkol kullanımı sağlık kuruluşlarınca riskli kabul edilmektedir. Riskli kullanım bağımlılık dışında kronik bazı hastalıkların, çeşitli kanser tiplerinin gelişimi gibi sağlık sorunlarının yanı sıra kaza, cinayet, intihar gibi olayların da altta yatan nedenleri arasında sayılmaktadır.

Alkol ve Madde Kullanım Bozukluklarında Bağımlılık Kriterleri Nelerdir?

Alkol ve psikoaktif maddelerin her birinin kendilerine özgü etkileri, zehirlenme ve çekilme belirtileri olsa da bağımlılık kriterleri benzerdir.

Alkol veya maddeyi; istendiğinden fazla ve uzun süre kullanma, kullanma veya bırakma için çok zaman harcama, kullanım için sorumlulukları ihmal etme, işi okulu ihmal etme, kullanmak için büyük istek duyma, büyük çabalara rağmen bırakamama, yasal veya sosyal sorunlar yaşamasına rağmen kullanmaya devam etme, kullanımın yarattığı sağlık sorunlarına rağmen kullanımı sürdürme bağımlılık kriterleri arasında yer alır.

Alkole ya da maddeye karşı tolerans gelişmesi de bağımlılık kriterleri arasında yer alır. Burada alkol ya da maddenin yaratmış olduğu duygusal, zihinsel etkiyi sağlamak için giderek artan miktarda kullanıma ihtiyaç duyulur. Ya da aynı miktarda alkol veya madde eskisi kadar etkili olmuyordur.

Alkol ve madde kullanım bozukluklarında yer alan bir diğer bağımlılık kriteri alkol veya madde kullanılmadığında ortaya çıkan yoksunluk semptomlarıdır. Burada alkol veya madde kullanılmadığında alkole veya maddeye özgül bir takım yoksunluk belirtileri oluşur. Bu belirtiler duygusal, fiziksel veya zihinsel olabilir. Bu belirtilerin ortaya çıkmasını önlemek üzere alkol veya maddeyi kullanmayı sürdürmek de yoksunluk belirtisi sayılır.

Alkol ve Madde Kullanım Bozukluklarında Tanı Nasıl Konulur?

Alkol ve madde kullanım bozukluklarında tanıda esas olan klinik görüşmelerdir. Kullanım süresi, miktarı, sıklığı gibi alışkanlıkların yanı sıra kullanım bozukluklarına yönelik kriterler terapötik çerçeve içerisinde araştırılır. Klinisyen yargılayıcı, suçlayıcı değildir. Tabloyu biyopsikososyal kuram çerçevesinde bir hastalık olarak kabul eder.

Hasta kendi isteği dışında resmi/yasal kurumlarca yönlendirilmiş olabilir. Burada hastanın ifadeleri dışında çeşitli kurumlar bünyesinde yakın dönemde kullanımı gösteren ya da daha uzun süreli kullanıma işaret eden kan veya idrar tetkikleri istenebilir.

Alkol ve Madde Kullanım Bozuklukları Tedavi Edilebilir mi?

Her türlü psikiyatrik hastalık gibi alkol ve madde kullanım bozuklukları da tedavi edilebilmektedir. Tedavi başarısını belirleyici en önemli unsur hastanın alkol veya maddeyi bırakma motivasyonudur. Kullanım bir dönem azaltılabilse de alkol veya madde bağımlılığında bir süre sonra eski düzeylerine dönmektedir. Bu nedenle tedavide amaç kullanımı azaltma değil tamamen sonlandırma olarak belirlenir.

Hastanın kullandığı alkol veya maddeyi bırakma motivasyonu yok veya çok düşük ise bunu arttırmaya yönelik görüşmeler yapılabilmektedir.

Alkol ve madde kullanım bozukluklarında kullanılan maddeye göre değişiyor olmakla birlikte hastanın tedavi almadan bırakabilme olasılığı yaklaşık %20 düzeyindedir. Tedavi ile bu oran bir yılın sonunda %60 düzeylerine yükselebilmektedir.

 Hastanın yaşı, kullanım yoğunluğu, aile desteği, sosyoekonomik düzeyi, çevre koşulları, bir sağlık probleminin olup olmaması, yasal bir sorun yaşayıp yaşamadığı tedavi başarısını belirleyen faktörler arasında yer alır.

Alkol ve Madde Kullanım Bozukluklarında Tedavi Nasıl Uygulanır?

Alkol ve madde bağımlılığında tedavi ayaktan sürdürülebildiği gibi bir klinikte yatarak da planlanabilir. Gerek ayaktan gerekse yatarak planlansın tedavinin belli başlı basamakları mevcuttur.

Bunlar içerisinde alkol veya madde kullanım bozukluğu olduğuna yönelik içgörüyü geliştirme yönünde müdahaleler bir basamak sayılabilir. Burada kişinin inkarını kırmaya yönelik çalışılır, tedavi olmadığında gelişebileceklerden haberdar edilir. Kullanımın yarattığı çeşitli sorunlar üzerinden tedavi motivasyonu arttırılmaya çalışılır.

Hastanın alkol veya maddeyi tamamen bırakması planlandığından alkol ya da maddeyi kullanmıyor olmaya bağlı yaşanabilecek zihinsel veya fiziksel sorunlara yönelik ilaç tedavisinin düzenlenmesi bir diğer basamağı oluşturur. Burada alkol veya maddeye özgü çekilme belirtilerine yönelik kısa ve uzun vadeli tedavi uygulanır.

Bir diğer aşama rehabilitasyon aşaması olarak adlandırılabilir. Burada motivasyon yüksek tutulmaya çalışılır. Alkol veya maddenin olmadığı yeni yaşama kişinin uyum sağlamasına yardımcı olunur. Bu aşamada alkol veya maddeye kaymayı önlemeye yönelik müdahaleler yapılır. Danışmanlık, psikoeğitim, çeşitli terapi yöntemleri bu aşamada uygulanan yöntemler arasında olup isteği önlemeye yönelik veya varsa eşlik eden psikiyatrik hastalığa yönelik ilaç tedavileri sürdürülür.

Yine tedavide aile desteğinin sağlanması ve kendine yardım grupları gibi sosyal müdahale gruplarına katılım önemli olup iyileşme sağlanması ve sürdürülmesinde önemli müdahale araçlarıdır.

Önceki İçerikKişilik Bozuklukları
Sonraki İçerikBipolar Bozukluk