Psikiyatristler bir ortamda mesleğini söylediğinde en çok duydukları cümlelerden biri “Hocam; size çok ihtiyaç var” tanımlamasıdır.
Ekonomik olarak zorlukların her zamankinden çok olduğu, salgın hastalıkların ve savaşların çok yoğun olduğu günümüzde ruh sağlığının korunması çok zor olmuştur.
Artmış endişe hali, mutsuzluk, zevk alamama hali, uykusuzluk, sinirlilik, halsizlik, odaklanamama, iştah değişiklikleri neredeyse hemen herkesin bir dönem yaşadığı sorunlar haline geldi.
Pekala bu yaygın belirtiler, görülen kişi de bir psikiyatrik hastalığın olduğu anlamına gelir mi?
Öncelikle belirtiler gibi psikiyatrik hastalıkların da görülme sıklığının arttığını belirtmek gerekir. Yine bu hastalıkların kişinin iradesinden bağımsız olduğunu, bir zayıflık yada kişilik sorunu olarak değerlendirilmemesi gerektiğini söyleyebiliriz. Tüm tıbbi hastalıklar gibi psikiyatrik hastalıkların da bizim belirleme şansımızın olmadığı biyolojik bir yönü bulunmakta.
Söz konusu belirtiler günlerce sürüyor, gün boyu aktiviteleri etkiliyor, yeni şikayetler de oluşuyorsa; bu belirtiler kişinin yaptığı işi, kurduğu ilişkileri etkiliyorsa bir psikiyatrik hastalığın belirtisi olabilirler. Yine stres verici yaşam olayları mevcutsa, ailede psikiyatrik bir hastalık öyküsü varsa, kişinin geçmişinde psikiyatrik hastalık öyküsü varsa bunlar bir psikiyatrik hastalığın belirtisi olabilirler.
Tek bir belirti olup günlerce sürmese de çoğunlukla bir psikiyatrik hastalıkla ilişkilendirilebilecek şikayetler de söz konusudur. İntihar düşünceleri buna örnek verilebilir. Yine kişi sorun olarak görmese de çevresince fark edilen bizar sanrılar adını verdiğimiz gerçeklikle ilgisi olmayan düşünceler; olmayan sesler duyma veya görüntüler görme eğer alkol veya bir maddenin etkisi ile ortaya çıkmıyor, başka bir tıbbi durumla açıklanamıyorsa psikiyatrik bir hastalığın belirtisi olması kuvvetle muhtemeldir.
Son dönemde pandemi dolayısı ile bir çoğumuz için artık normal ve işlevsel olsa da aşırı temizlik uğraşıları, sağlık ile ilgili sürekli bir belirti kovalama ve endişe halinin de önemsenmesi gerekir. Yine sosyal izolasyon olarak adlandırdığımız kimseyle görüşmek istememe, dışarıya çıkmak istememe aynı şekilde pandemi koşulları, ekonomik kısıtlılıklar nedeniyle olağan karşılansa da yukarıda bahsettiğim süreğenlik ve gündelik faaliyetleri olumsuz etkilemesi halinde bir psikiyatrik hastalık şüphesini oluşturabilir.
Aynı şekilde yakınların kaybı, ayrılık, maddi kayıplar, kazaya, doğal afete, fiziksel şiddete, tacize maruz kalma veya tanık olma gibi örseleyici deneyimler kişinin ruh sağlığının bozulmasına endişe, kaygı, sinirlilik, uykusuzluk, mutsuzluk gibi belirtilere yol açabilir. Bu belirtiler beklenenden uzun ve şiddetli bir biçimde varlığını sürdürme eğilimindeyse bir psikiyatrik hastalık gelişmiş olabilir.
Burada anlatılacak, yazılacak her bir durumun sınırlı bir görüş sağlayacağını, bir hastalık şüphesi halinde söz konusu durumun ne olabileceğine yönelik kararın ancak bir Psikiyatri uzmanınca değerlendirme sonrasında verilebileceğini hatırlatmakta yarar olduğunu da belirtelim…